• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim

Paragrafta Anlam

Paragrafta Anlam

PARAGRAFTA ANLAM
Paragraf nedir?
​Duygu, düşünce veya durumun anlatıldığı yazının bölümlerine paragraf denir. Bir duyguyu, bir düşünceyi tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilen cümleler topluluğudur.
​Paragraflar yazının daha iyi anlaşılmasını sağlar. Paragraf düşünceyi daha çok belirginleştirir.
​Bir yazı birden çok paragraftan oluşabilir. Yazı içinde konuyla ilgili düşünceler geliştikçe veya değiştikçe yeni paragraflara geçilir.
​Paragrafı oluşturan cümleler, dil, düşünce ve anlatım bakımından birbirine bağlıdır. Bu bağ nedeniyle paragraf oluşur. Bu konu bütünlüğü paragrafı oluşturur. Metnin konusu farklı bir yönden ele alındığında yeni bir paragrafa geçilir.

Paragrafta Konu
​Paragrafta hakkında söz söylenen olay, durum o programın konusudur.


Metnin konusunu şu sorularla bulabiliriz:
Metinde ne anlatılıyor?
Metinde ne üzerinde duruluyor?
Metinde neyden söz ediliyor?
Hangi varlık veya kavram üzerinde yoğunlaşılıyor?

Paragrafta Ana Fikir (Ana düşünce)
​Metinde yazarın okuyucuya iletmek istediği düşüncenin, duygunun en kısa ifadesidir. Yazarın yazıyı yazma amacıdır. Özellikle belirtmek istenen düşüncedir. Anı düşünce aslında metnin tek cümleyle özetlenmesidir. Ana fikir yazının temelidir.
​Her metnin bir ana düşüncesi vardır. Bu düşünce paragrafın herhangi bir yerinde bir cümle halinde verilebilir, diğer cümleler bu düşünceyi destekler; bazen de bir cümleyle verilmez, paragrafın tümünü sindirilir.
Metnin ana fikrini şu sorularla bulabiliriz:
Yazar bu metni hangi amaçla yazdı?
Yazarın verdiği mesaj nedir?
Yazar neyi vurguluyor?
Yazar bize ne anlatmak istiyor?

Bir metnin konusu ve ana fikri aynı değildir.
KONU​​​​​​​​Ana Fikir
Ne anlatıyor?​​​​​​​Hangi amaçla anlatılıyor?
Ele alınan konu ​​​​​​Konunun özü
Yargı bildirmez.​​​​​​Yargı bildirir.
Söz öbeği, söz​​​​​​​Cümle
Ele alınan duygu, düşünce​​​​​Genel bir düşünce ifadesi

Örnek
Atatürk'ün belirgin niteliklerinden biri, belki de birincisi gerçekçiliğidir. Yalnız bu gerçekçiliği sadece belirli bir durumun olanakları ve koşulları için geçerli değildir. Zaman unsurunu da devreye sokmakta, zaman dilimlerine yayarak davranış ve tutumlarını yönlendirmektedir. Bu bakımdan Atatürk'ü, temelinde gerçeklik yatan fakat kapsamı daha geniş olan bir zamanlama ustası olarak nitelemek yerine oturmuş bir tanımlama olur.
Konu: Atatürk'ün zamanlama konusunda başarılı olması.
Ana düşünce: Atatürk başarılarının zamanı iyi kullanmasına borçludur.

Konu: Ressamların çalışmaları.
Ana fikir: Doğada bulunan çeşitli güzellikleri ressamlar hissederek bizimle paylaşmaktadır.

Konu: Halk oyunlarımız.
Ana fikir: Halk oyunlarına giderek ilgi artmaktadır.

Konu: Kütüphanelerden yararlanmak.
Ana fikir: Geleceğin büyük insanları kütüphanelerden geçer.

Konu: Bir balıkçının avlanma macerası.
Ana fikir: Önümüze çıkan fırsatları değerlendirmez, beğenmezlik yaparsak elimizdekileri de kaybederiz.

Yardımcı Düşünce
​Ana düşüncenin daha iyi anlaşılmasını sağlayan, ana düşünceyi destekleyen, daha belirgin hale getiren düşünceleri denir.
​Yardımcı düşünce ana düşüncenin zeminini oluşturur. Bir metindeki temel konu değil, değinilen konulardır. Ana düşünceyi desteklediği için ana düşünce ile uyumludur.

Konu: Okumanın faydaları.
Ana fikir: Okumak çok faydalı bir eylemdir.
Yardımcı fikir: Okuyan insan dili faydalı kullanır.
​Bilgi güç ve güven verir.
​Okuyan insan dünyayı daha iyi anlar.
​Bilgi başarı getirir.
Görüldüğü gibi yardımcı düşünce değinilen konulardır ve bizi ana düşünceye götürür.
​​​​ ​ HOŞGÖRÜ
​Hoşgörülü olmak ne demek? Herhalde, başkalarının düşüncelerini hemen doğru sayıp, kendi düşüncelerimizden caymak demek değildir. Kişisel düşüncelerimiz, bizim kafamızın, uzun bir düşünmeden sonra vardığı birer sonuçtur, bunlar güneş altında olgunlaşmış meyveler gibidir, birçok incelemeden, denemeden sonra varılan sonuçlardır. Bunun için sağlam temellere dayandığı sürece kişisel düşüncelerimizden özveride bulunmak söz konusu değildir. Bu tür davranış kişiliksiz olur.
​Konuşurken hoşgörülü olmak düşüncelere “Boş ver!” diye aldırış etmemek değildir. Böyle bir ilgisizlik insana yakışmaz. Hoşgörülü olmak bize seslenen kimsenin söylediklerini birtakım ön yargılara dayanarak tartışmadan geri çevirmek değil, söylenenleri dikkatle dinleyip tarafsız bir görüşle inceledikten sonra yargıya varmaktır.
​Başkasının düşüncelerini incelemeden neden geri çevirelim? Neden bu düşünceleri küçümsemeyle karşılayalım? Onları savunmak olağandışı mıdır? Biraz olsun gerçek payı yok mudur bu sözlerde? Bize bunları söyleyen hiç mi kafa yormadı acaba?
​İnsanların beğenileri birbirine uymaz. Belki o kırmızıdan hoşlanır, siz yeşili seviyorsunuz: O, belki Wagner’in müziğini beğeniyor. Siz Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. Beğenileri sizinkine uymuyor diye onu zevksizlikle, kalabalıkla mı suçlayacak mısınız? Ona kızacak mısınız? Onun da sizin de beğendiğiniz şeyleri yansız olarak değerlendirmelisiniz.
​İşte düşünce alanında da böyledir. Bütün düşünceleri ve varsayımları bize göre ve bazı yönleriyle savunmak olanağı vardır. Bunun için size seslenen kimsenin düşüncelerini öyle anlayıp dinlemeden geri çevirmeye kalkmayınız. Onları inceleyiniz. Bakalım ne yenilikler bulacaksınız. Doğal olarak bütün insanların düşüncelerini de olduğu gibi iyi ve kötü yönler görecek, doğru ve yanlış noktalar bulacaksınız.
​Öyleyse doğru bulduklarını açıkça belirtiniz, geri kalanları da güler yüzle tartışınız. Kanıtlarınızı ortaya koyunuz fakat karış tarafında kanıtlarını da dinleyiniz. Mantık kurallarına uyarak yargılarınız, duygularınıza kapılarak değil. O konuşma, tartışma alanında bundan başka her türlü kural dürüstlüğe aykırıdır.
Ne çıkarı görecek lütfen.
Metnin konusu:
Hoşgörülü olmak
Metnin ana düşüncesi:
Hoşgörülü olmak, her düşünceyi körü körüne kabul etmek değildir.
Metindeki yardımcı düşünceler:
Doğruluğundan emin olduğumuz düşüncelerinden taviz vermemeliyiz.
Konuştuğumuz ya da tartıştığımız insanın düşüncelerini dikkatle ve tarafsızca dinlemeliyiz.
Başkasının düşüncelerini yeri geldiğinde savunmak gerekir.
İnsanların düşünceleri ve beğenileri farklı olabilir.
Doğru bulduğumuz düşünceleri kabul etmeli, geri kalanları ise güler yüzle tartışmalıyız.

Paragrafta Anahtar Kelime
​Paragrafı henüz okumamış birine paragrafın konusu hakkında doğru fikir veren sözcüktür. Metinde konuyu çağrıştıran veya yansıtan sözcük veya sözcük gruplarından anahtar kelime denmektedir.
Yazar duygularını, düşüncelerini, olayı anahtar kelime etrafında geliştirir.
*
Konuyu en net ifade eden kelime veya kelimeler
Metnin odak noktası
Metnin kalbi
Konu için ipucu
Ana fikir deyince akla gelen ilk kelime

Anahtar Kelimenin Özellikleri:
-Anahtar kelime paragraftan anladığımız değil, metinde gördüğümüz kelimedir.
-Metinde yazılı olmayan bir kelime çıkarım yoluyla anahtar kelime olamaz.
-Paragrafı okumayan biri anahtar kelimelerle ana fikri tahmin eder. Yani anahtar kelimeler birleşirse ana çıkart fikir ortaya çıkar.
-Her metnin anahtar kelimesi vardır. Bazı metinlerde birer tane anahtar kelime, bazı metinlerde birkaç anahtar kelime görürüz.
-Anahtar kelimenin ek almamış olması gerekir, ek almış olsa bile eksiz hali metinde bulunmalıdır.
-Eğer metinde fotoğraf varsa fotoğrafın yorumlamasında anahtar kelime mutlaka vardır.

Paragrafta Başlık
​Başlık paragrafın konusunu en iyi ifade eden parça, metnin etiketidir. Konuyu en iyi şekilde kapsayıp yansıtan, metnin en kısa özetidir.
En kısa tarifi şudur:
Bir yazıya verilen ismi başlık denir.
Her yazının bir başlığı vardır.
Başlık;
-En kapsamlı ifade olmalıdır.
-Anahtar kelimeler için ipucu olmalıdır.
-Kısa ve dikkat çekici olmalıdır.
-Konuyu en iyi şekilde ifade etmelidir.

Örnek
​Stres kaba bir tanımlama ile olması gerekenlerin olmaması, gerçekleşmemesidir. Diğer bir ifadeyle anormal hallerdir. Psikolojik olarak bir zorlama hali şeklinde tanımlanabilir. Bir bilim adamı stresi organizmanın herhangi bir duruma karşı gösterdiği “sıra dışı tepki” olarak anlatır. Beyin genellikle olaylara iki tepki olarak anlatır. Beyin genellikle olaylara iki tepkiyle karşılık verir: savaş ya da kaç. Her ikisinde de insan sıkıntı yaşar.
En uygun başlık: Stres nedir?
​İnsanı potansiyel üstünlüğe kavuşturan tek vasıta “bilgi”dir. Günümüzde bilgi edinmenin en önemli, en sağlam ve en güvenilir kapısı da okumaktır. Maalesef millet olarak okumayla aramız hiç iyi olmadı, bu gidişle düzeleceği de benzemiyor. Artık Türkçede insanlar yazıların anlamlarını nasıl çıkaracaklarını bilmiyor. Ama bilgi, bizler için düşüncelerimizi olgunlaştırmak için temel ihtiyaçtır. Okumayan toplum bu temel ihtiyaca nasıl ulaşsın?
En uygun başlık: Okumanın Önemi
​Pırıl pırıl bir ilkbahar sabahı... Uzun süren bir yolculuktan sonra Karadeniz’deyiz. Dik yamaçlar, zirvelerinde kar bulunan dağlar, zümrüt yeşili yaylalar, gürül gürül akan dereler bize “Merhaba” diyor. Karadeniz'de her şey birbirine uyumlu. Kuşlar, böcekler, ağaçlar… Ara sıra çiseleyen yağmurun altında içimiz huzur dolu.
En uygun başlık: Karadeniz'de Huzur

Paragrafta Yapı
​Paragraflar bir ağacın ana kolları, cümleler ise bu kollara bağlı dallar gibidir. Bu kollar ve dallar birleşip metni oluşturur. Paragraflar ise metnin daha kolay anlaşılmasını sağlayan bölümlerdir.
​Metinler hikaye edici ve bilgilendirici metin olarak iki şekilde karşımıza çıkar. Hikâye edici ve bilgilendirici metinlerde plan farklı isimlerle belirtilir.

Hikaye Edici Metin​​​​​​Bilgilendirici Metin
​Serim​​​​​​​​Giriş
​Düğüm​​​​​​​​Gelişme
​Çözüm​​​​​​​​Sonuç

Giriş:
Yazının ilk bölümüdür.
Okuyucunun konuya yöneltildiği bölüm.
Konunun ortaya koyulduğu bölüm.
Konuya bakış açısı.
Konunun okuyucuya sezdirildiği bölüm.
Fikrin ortaya atıldığı bölüm.

Bir metnin giriş bölümünde neler olabilir?
-Metnin ana düşüncesi.
-Ana düşünceyle ilgili kısa bir olay.
-Bir nesne, bir kişi, çevre tanıtımı.
-Dikkat çekici bir soru.
-Anlam yoğunluğu taşıyan cümle.

Gelişme:
Düşüncenin derinine inilen bölümdür.
Düşüncenin açıklandığı bölümdür.
Düşüncenin kanıtlandığı bölümdür.
Konunun benimsetildiği bölümdür.
Düşüncenin anlaşıldığı bölümdür.
Konunun belirginleştiği bölümdür.
Konu somutlaştırılır; örnekler, benzetmeler yoluyla geliştirilir; ayrıntılarıyla anlatılır.

Sonuç:
En kısa bölümdür.
Fikrin derlenip toplandığı bölümdür.
Anlatılanların sonuca bağlandığı bölümdür.
Özet bölümüdür.
Çıkarımda bulunulan bölümdür.
“Kısaca, demek ki, yani böylece…” gibi özetleyen ifadeler kullanılır.

Örnek
Turizm konulu bir metnin planı şöyledir:
Giriş: Turizmin kısa tanıtımı.
Gelişme: Ülkemizde turistik yerler, turizmde yaşanan sorunlar, turizmin gelişimi.
Sonuç: Turizmin faydalı olması, gelişmesi için çaba sarf etmemiz gerektiğinin vurgulanması.

Bir düşünce yazısının ilk cümlesi olmaya uygun olan cümleler:
-Türk şiirinde ele alınmış çok çeşitli konular vardır.
-Her eser yazarından okuyucuya mektuptur.
-Okumayan insan ile hiçbir iş başarılamaz.
​Bu cümleler kendinden önce başka bir cümleye gerek kalmadan bir paragrafı başlatabilirler.

Bir düşünce yazısının ilk cümlesi olmaya uygun olmayan cümleler:
-Eleştirmenin bu görüşüne güvenmeyen sanatçı başarılı olamaz.
-Türk şiirinde bunun gibi birçok örnek görürüz.
-Özetle okumayan insan ile hiçbir iş başarılamaz.

Serim:
Olay yazılarının ilk bölümüdür.
Kişiler, yer, zaman veya olay hakkında ipucu verilen bölümdür.
Olayın gelişmesini hazırlayan bölümdür.
Başlangıç.
Tanıtım.

Düğüm:
Okuyucunun merakının en yoğun olduğu bölümdür.
Olayların gelişmeye başladığı bölümdür.
Konunun açıldığı bölümdür.

Çözüm:
Düğümün çözüldüğü bölüm.
Olayın sona erdiği bölüm.
Merak duygusunun giderildiği bölüm.
Bütün sorularını cevaplandırıldığı bölüm.
Her hikayenin bize vermek istediği bir mesaj vardır. Çözüm bu mesajın bize verildiği bölümdür.

Paragraf Oluşturma
​Paragraf oluşturulan cümleler, anlam ve yapı bakımından birbirini tamamlamalıdır. Paragraf bir düşünce bildiriyorsa düşünceler mantık sıralamasına göre yazılmalıdır. Eğer bir olay bildiriyorsa olayın gerçekleşme sırasına dikkat edilmelidir. Parçalar arasındaki anlam akışı, neden sonuç ilişkisi iyi analiz edilirse, paragraf anlamlı olur.

Örnek
Karışık olarak verilmiş cümleleri paragraf haline getirelim.
1) Hem de yanık, içli bir türkü.
2) Kilimin Anadolu kızlarında ve delikanlıların da ayrı bir anlamı vardır.
3) Kilim Anadolu’da gönül dolusu bir türküdür.
4) Anadolu kızı çeyizindeki kelimeyle övünür.
5) Anadolu delikanlısı kilimlerdeki renklerde sevgilisinin hayalini görür.
​2-4-5-3-1

Anlatım Biçimleri (Teknikleri)
​Paragrafta yazarın herhangi bir düşünceyi veya durumu ortaya koymak biçimine anlatım tarzı, anlatım biçimi veya anlatım tekniği denir. Yazarlar aynı konuyu farklı biçimlerde anlatabilir. Yazarın anlatım amacına göre anlatım şekli biçimlenir.

Anlatımdaki amaçlar şöyle sıralanabilir:
-Kavramları tanımlamak.
-Bir düşünceyi aydınlatmak.
-Varlıkları belirgin özellikleriyle tanıtmak.
-Bir olayı aktarmak.
-Yerleşmiş bir duyguyu, düşünceyi değiştirmek.
-Gözlemlenen bir varlığı başkalarının zihninde canlandırmak.
-Duygu ve izlenim kazandırmak.
​Yazar aktaracağı duruma uygun bir anlatım biçimi seçmezse yazarın etki gücü azalır.

Açıklayıcı Anlatım
​Bilgilendirme amacı taşıyan anlatım biçimidir. Amaç okuyucuya öğretmektir. Amaç bir konuyu berraklaştırmak, geliştirmek, anlaşılır duruma sokmaktır.
​Bilgilendirme amaçlı olduğu için nesnellik ağır basar. Sanatlı bir dil kullanılmaz; sade ve açık bir dil kullanılır.

Örnek
​Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez. Okumak insanı hem bilgilendirir hem de rahatlatır. Çevremizi, dünyamızı, insanları daha iyi tanıyıp anlamamıza yardımcı olur. Bence bunlardan daha önemli bir işlevi var okumanın. Okumak insana kişilik kazandırır. Öğrendiğimiz her şey kişiliğimizi tamamlayan birer tuğla gibidir. Biz okudukça bu tuğlalarla kendi kişiliğimizi örüp olgun bir insan oluruz.
Örnek
​Osmanlı Devleti’nde belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere tahsis edilen ve defter yazılarındaki senelik geliri 20 bin akçeye kadar olan askeri birliklere tımar denir. Kendisine böyle bir imkân tanınan kişiye de tımar sahibi denir. Tımar sistemi, Osmanlı Devleti, askeri ve ekonomik gücünü ortaya koyması bakımından önem taşıyan bu sistem bilinmeden bazı konularda doğru ve sağlam fikir sahibi olmak mümkün değildir.

Tartışmacı Anlatım
​Karşı çıkılan bir düşünceyi çürütme çabasıyla yazılan anlatım biçimidir. Bu anlatım biçiminde okuyucunun düşüncesini değiştirmek ve kendi düşüncesini aşılamak amacı vardır. Bu durumda karşı çıkılan ve savunulan düşünce vardır. Yazar karşı çıkılan düşünceye neden karşı çıktığını, savunduğu düşünceyi neden savunduğunu açıklar.
​Tartışmacı anlatım tekniği kullanılarak yazılan yazılarda karşılıklı konuşma havası vardır. “Bence, kanımca, bana öyle geliyor ki, bana göre…” ifadelerini görebiliriz. Çünkü tartışmacı anlatım biçiminde öznellik ağır basar.
Örnek
​Çocukların daha iyi bir eğitim almasını sağlamak biz anne babaların görevi. Fakat çocuğumuza oyun oynayacağı çağda gelecek kaygısı ve akranlarıyla rekabet endişesi yaşatmaya hakkımız yok. Ne yazık ki çocuklarımız oyun oynayıp neşeyle geçirecekleri günleri kurslarda, etüt merkezlerinde bir yarış atı gibi geçiriyor. Çocuklar boş bırakılmamalı diyen eğitmenlere sesleniyorum: Duygusuz, ruhsuz, zalim bir nesil yetiştirdiğinizin farkında mısınız?
​Bu paragrafta karşı çıkılan düşünce çocukların küçük yaştan itibaren sıkı bir eğitime alınmasıdır. Savunulan düşünce ise çocuklara oynama, eğlenme fırsatı verilmesidir.
Örnek
​İnsanlara güvenmenin yanlış olacağını duyuyorum kaç zamandır. Bu elbette yanlış bir düşünce. Hangi neden, hangi sonuç bunu düşündürmüştür ki söyleyenine? Ben ne olursa olsun insan ve güven kavramlarının bir arada güçlü bir şekilde durmasından yanayım. Söyler misiniz, haksız mıyım?
Örnek
​Babalar ve çocuklar birbirlerini anlamıyor diye yapılan eleştirilere katılmıyorum. Çünkü uygarlık değiştiren bir toplumda babalar ve çocuklar elbette anlaşamayacak. Bugün babalar ve çocuklar arasındaki bilgi, dünya görüşü yadırganmamalı. Biz babalara çocukların anlaşmasından değil, Anlaşmalarından korkmalıyız. Eğer onlar anlaşırsa gelişme durmuş demektir.

Açıklayıcı anlatım ve tartışmacı anlatım arasındaki farklar:
1) Açıklayıcı anlatımda bilgi vermek esastır. Tartışmacı anlatımda bilgi verilse bile asıl amaç karşı çıkmak, ikna etmektir.
2) Açıklayıcı anlatımda dil resmidir; tartışmacı anlatımda sohbet havası vardır, bu nedenle dil samimidir.
3) Açıklayıcı anlatımda nesnellik, tartışmacı anlatımda öznellik ağır basar.

Betimleyici Anlatım (Tasvir)
​Betimleme, sözcüklerle resim yapma sanatıdır. Betimlemede varlıklar, en ince ayrıntılarına kadar anlatılır. Varlıklar belirgin özellikleriyle tanıtılarak okuyucunun gözünde canlandırılır.
​Görsellik, betimlemenin esasıdır. Varlık ayırt edici niteliklerle anlatılır.
​Betimleme güzel yapılırsa okuyanı etkiler. Okuyanın zihninde iz bırakır, hayal dünyasını kamçılar.
​Betimlemelerde yazar nesnel olabileceği gibi gözlemlerine duygularını, kişisel görüşünü katarak da anlatabilir.
Örnek
​Gözümüzün önünde sadece ışıktan bir göl meydana gelmişti. Bütün ova billur döşenmiş gibi parlıyordu. Güneş batacağı yere iyice yaklaşınca ovanın şurasından burasından kalkan tozlar bu gölün üstünde altın yelkenler gibi sallanmaya başladı. Bu bir akşam saati değil, tek bir rengin türlü perdeleri üzerine toplanan bir masal musikisiydi.
Örnek
​Aşağıda çok güzel bahçe, çalıkuşlarının çılgın nağmelerinin aksettiği berrak göğün altında sabahın bütün albenisiyle parlıyor. Ilık, nefis ve aynı zamanda hayat verici bir hava teneffüs ediliyor. Kaba yapraklı büyük portakal ağaçları siyahımsı mavi renkteki gölgelerinin yayıyor ve toprağı çiçekleriyle süslüyorlar. Bu gece bahçede yatmış olan bütün kervansaray halkı neşe içinde uyanıyor. Onlar da bizim gibi ancak güneş batınca yola çıkacaklar.


Örnek (Ruhsal betimleme örneği)
​Atatürk olağanüstü bir zamanlama ustasıydı. Bir görüşme için söz vermişse mutlaka sözünü tutar, dediği saatte görüşmesini yapardı.
​İşlerini zamanında yapan planlı ve düzenli bir insandı. Emin olmadığı konularda ısrar etmez, emin olsa bile herkesin düşüncesini dinlerdi.
​Türk milletini, özellikle gençleri çok severdi. Gençlerle sohbet etmekten, onların fikirlerini almaktan çok hoşlanırdı.

Öyküleyici Anlatım
​Yer, zaman, kişi ve olay öğeleri üzerine kurulmuş anlatım biçimidir. Bu anlatım biçiminde okuyucu olay içinde yaşar, izlenim kazanır. Olaysız hiçbir anlatım öykü sayılamaz.
Örnek
​Vakit öğleye doğruydu. Küçük kız taşlık yoldan geçerek ormanlık alana vardı. Ormanlık alana vardığında dikkatini yan tarafta duran koruluk çekti. Çok güzel görünüyordu. Bu saatlerde ormana girmek onun için çok tehlikeli değildi. Hem günlük işleri bitmiş, annesinden de izin almıştı. Ormandaki küçük kulübeye gidiyordu.
Örnek
​Atatürk Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağları eriyip kemik kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. Ona sordu:
-Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
​Er irkildi. Bu sesi tanıyordu. Bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar komutanını çelik yay gibi selamladı.
-Söyle, niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti.​
-Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanla nasıl savaşacağım? Kemal Atatürk, erin omzuna elini koydu.
-Üzülme çocuğum, gel benimle!
​Samsun deposunda giydirip silahlandırarak yanına aldığı ilk er, bu Mehmetçik oldu.

Öyküleyici anlatım à Film karesi
Betimleyici anlatım à Fotoğraf karesi

Öyküleyici ve Betimleyici Anlatım Farkı
1) Öyküleyici anlatım hareket ağırlıklıdır; betimleyici anlatım da hareket azdır, hatta bazen yoktur.
2) Öyküleyici anlatımda olay aktarımı veya durum değişimi, betimleyici anlatımda yazarın izlenimi vardır.
Öyküleme de tiyatro sahnesi görür gibi oluruz. betimlemede ise resim tablosu…

​Açıklayıcı anlatım ve tartışmacı anlatım düşünce yazılarında, öyküleyici anlatım olay yazılarında kullanılır. Onun uğruna bu muazzam ne?

Paragrafta Düşünceyi Geliştirme Yolları
Tanımlama
Karşılaştırma
Örneklendirme
Benzetme
Tanık Gösterme
Sayısal Verilerden Yararlanma
​Anlatılanları daha anlaşılır hale getirmek, okuyucuyu etkilemek, okuyucunun ilgisini çekmek amacıyla düşünceyi geliştirme yolları kullanılır.

Tanımlama
​Bir kavramın, durumun veya varlığın temel niteliklerini eksiksiz bir şekilde açıklamaya tanımlama denir. “Bu nedir?” sorusunun cevabı tanım cümlesidir.
​Tanımlama kavrama gücünü arttırır. Çünkü olgu, kavram veya olaylar hakkında net bilgiyi tanım ile elde ederiz. Tanımlama sayesinde kavram zihnimizde net bir yere yerleşir.
Örnek
Stendhal, 1804’te Paulin’e yazdığı bir mektupta şöyle diyor:
​Gündelik sözcüklere verdiğimiz değişik anlamlar yüzünden yanlış yollara sürükleniyoruz. Sözcüklerin gerçek anlamlarını bulmaya çalışalım. Örneğin “erdem” sözcüğünün büyük insan topluluğu için yararlı bir şey yapmak anlamına geldiğini bilmek gerek. Eğitim sözcüğünün de kişinin kafasını, ruhunu biçimlendirmek olduğu bellemeli.
Örnek
​Korku bir ruh halidir, ikide bir gelip giden, bizi yoklayan, dengeleyen… Yüreklilik ise büyük korkular önünde kendimizi yitirerek yaptığımız atılımdır. Her şey göze almak değildir, ölüme meydan okumak değildir; yapacak başka bir şey olmaması halidir.



Karşılaştırma
İki farklı düşünce, kavram veya durumun kıyaslanmasıyla ortaya çıkan anlatım şeklidir. Kavramların benzer veya farklı yönlerini ortaya koyan bu anlatım şekli konuyu somutlaştırır.
Karşılaştırma farklılık, benzerlik veya ilişki kurarak yapılır.
Örnek
​Kayak yaparken vücudumuzda pek çok kas aynı anda çalışmaya başlıyor. Kayak yapmak, kalp ve damar hastalıklarında ve kalori yakmak için en faydalı sporlar arasında kabul edilse de pahalı ve tehlikeli spor olarak kabul ediliyor. Yüzme de kayakla aynı özelliğe sahiptir. Üstelik yüzme daha ucuz ve daha az tehlikelidir.
Örnek
​Okulda iken tahta sıraların üstüne isimlerini çakıyla kazıyan arkadaşlarımız vardı. Bir gün bunlardan birisine:
-Ne işe yarayacak bu? Diye sormuştum.
Hiç düşünmeden cevap verdi:
-Hiç, yarına kalır.
​Günlerden bir gün Persepolis’i geziyorum. Şehrin girişindeki aslan kapının duvarında isimlere rastladım. Bunlar vaktiyle harabeleri gezmeye gelmiş, her milletten gezginlerdi. Herkes zamanla yumuşamış taşlara adını kazmıştı. Bunlarda tarihin büyük duvarına tutunmak isteyen insanların duygularını gördüm. Sanırım içlerinden birini okul arkadaşım gibi yakalayıp davranışının sebebini sormak mümkün olsaydı, aynı cevabı verecekti:
-Hiç, yarına kaybetmemeliyiz.

Örneklendirme
​Düşüncenin zihinde daha somut hale getirilebilmesi için başvurulan yöntemdir. Örneklendirme anlatılanların kalıcı olmasını sağlar. Örnekler verilince düşünce daha belirgin hale gelir, daha iyi kavranır. Soyut düşünceye somutluk kazandırır.
​Kişi verilen örneği anladıysa konuyu da anlamış demektir.
Örnek
​Ankara tarihin çeşitli birleşimleriyle doludur. Burada kerpiç bir duvardan lyonya tarzında bir sütun başlığı fırlar; bir türbe merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün şehri gelişini kutlayan bir baş görünür. Ahi Şerafettin türbesini asırlardır Greko izomen aslanlar bekler. Bu yüzden aslanhane adını alan caminin mihrabında Etilerin toprak ve bereket ilahisinden başka bir şey olmayan bir yılan dolanır.
Örnek
​Anadolu toprakları farklı birçok kültürün yanında büyük düşünürler, yazarlar, şairler yetiştirmiştir. Mevlana, Yunus Emre bunların birkaçıdır. Bu insanlar sadece Anadolu topraklarını etkilemekle kalmamış, bütün dünya insanlarına yol gösterici olmuştur.

Tanık Gösterme (Alıntı Yapma)
​Düşünceyi inandırıcı kılmak için yazarın anlattığı konu ile ilgili birinin sözünü kullanması tanık göstermektir.
​Bahsedilen konunun fikirsel tutarlılığını daha önce sağlamış birinin görüşlerine başvurmak, fikirlerin daha net anlaşılmasını sağlar.
​Tanık gösteren ve tanık gösterilen kişiler aynı düşüncededir. Çünkü yazar, tanık gösterdiği kişinin sözünü destekleyici olarak kullanılır.
​Tanık göstermeden yararlanmak istiyorsak hem yazardan hem sözünden bahsetmeliyiz. Sadece yazardan bahsetmek yeterli değildir.
Örnek
​Küçümsüyorlar bizi. Boyumuz küçük mü ne diye? Çokça karşılaşıyoruz bu durumla. “Sen yapma, sen sus! Sen karışma! sen, sen…” Bu uyarılarla her zaman üzgün kulaklarımız. Bak ne demiş Abdülhak Hamit Tarhan: “Çocuk bir cihandır." Sordum; cihan dünya demekmiş. Ona göre, bak kovarız sizi cihanımızdan.
NOT
Parçada atasözü kullanmak da tanık göstermektir.

Örnek
​Herkesi her yönüyle bağışlamak bir bakıma herkesi kendinden küçük görmek, kendini herkesten büyük görmek değil midir? Küçüktür, ne yaptığını bilmez, ne dediğini bilmez, bağışla; diye diye kişi kendini yüceltir. Atalarımız boşuna dememişler: Bağışlamak büyüklüğün ünündedir.

NOT
Ünlü bir kişinin sadece adı geçerse örneklendirme; ünlü kişinin sözlerine yer verilirse tanık göstermedir.

Benzetme
​Anlatımı güçlü, etkili kılmak için, anlatımı zenginleştirmek için kullanılan düşünceyi geliştirme yoludur. Bir kavram başka bir kavrama, bir olay başka bir olaya, bir durum başka bir duruma benzetilir. Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden özellik bakımından zayıf olan güçlü olana benzetilir.
Örnek
​Aylarca süren kuraklıktan sonra yağan yağmur çiftçileri, oyuncağını kaybettikten sonra onu yeniden bulan bir çocuk gibi sevindirdi. Yağmurla birlikte havaya yayılan toprak kokusu mest ediciydi.
Örnek
​Zaman yol boyunca pınarlardan içtiğimiz serin sular gibi avucumuzdan akıp gidiyor. Sıkı sıkı tutmak istiyoruz; bileklerimizden, parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor. En iyisi doya doya yudumlamak, tadını çıkarmak. Hayatın da serin suların da…

Sayısal Verilerden Yararlanma
​Düşüncenin kanıtlanması veya anlatılanların doğruluğunun ispatlanması için araştırma sonuçlarından, anketlerden yola çıkarak sayısal bilgiler sunmaktır.
​Sayılara duyulan güvene bağlı olarak inandırıcılık artmaktadır. Fakat verilerin doğruluğuna dikkat etmek gerekir.
Örnek
​Ormanlar, bitkiler ve hayvanlar için bir doğal su şebekesi gibidir. Toprak hayatı ile bütünleşen ormanlar atıkların yeniden değerlendirilmesini sağlar. 25 metre boyunda ve 15 metre tepe çatısına sahip bir kayın ağacı saatte 1,5 kg oksijen üretir.

7 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam14
Toplam Ziyaret2617
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.115934.2526
Euro37.625337.7760
Hava Durumu
Saat